MARMARA ADASI

MARMARA ADASI
Maili bitirip, gönder tuşuna basıp, arkama yaslandım. Emre’ye attığım maili gönderdiğim halde eksik kalan bir şey olmaması için son kez okudum. Hafta sonu tatilimizi geçirebileceğimiz küçük, sakin bir pansiyonun detayları ve ne zaman gidileceği gibi bilgiler içeriyordu. Pansiyon dediğim aslında dört odası bulunan, yaşlı çiftin çalıştırdığı sade, temiz bir köy evi sayılır. Zaten aradığımız biraz da kafa dinlemek değil mi diye düşündüm.

Emre ile internet sitesinden tanıştık. Photoshop’ta acemiydi ve katmanlarla ilgili probleminde yardımcı olmuştum. Çözerken site üzerinden yazışmak zahmetli olduğundan skype’den birbirimizi ekledik. Hobi olarak doğa- manzara temalı fotoğraflar çekmeyi seviyordu. Kimi zaman benle de paylaşır bazen de fotoğraf teknikleri hakkında ipuçları vermesi ile dostluğumuz başladı. Birbirimizin soyadını bile bilmiyorduk ama bir çok konu hakkında da işten fırsat buldukça yazışır olmuştuk. Eşi ile tartıştığı bir gün sinirli sinirli niye kavga ettiklerini yazmaya başladığında sakinleştirmeye çalışmıştım. Normal hayattan tanıdığı biri olmadığım için bana rahatlıkla içini dökmüştü. Her ailede olabilecek saçma, önemsiz bir konuydu zaten. Ayrı şehirlerde yaşayan iyi arkadaşlar olmuştuk. Gittiğimiz mekanlarda çekilmiş resimleri de sohbet sırasında göstermeye başlamıştık. Bu yüzden kendisini, eşini ve çocuğunu yüz yüze hiç karşılaşmamış olsak da tanıyor gibiydim. Tabi karşılıklı bu gizem halinin rahatlığı ile arada sırada cinsel konulara da değiniyorduk. Bunu tetikleyen, gittikleri tatil köyünden bahsederken, çektiği resimlerde eşinin bikinili haline yaptığım iltifat ile başladığını hatırlıyorum. Asla art niyetli bir iltifat değildi. Sadece normal halini görmeye alışkınken, güneşlenirken ki pozunu erotik bulmuştum. Ardından “ Canan’ın hatları için kesinlikle Photoshop’a ihtiyacı yokmuş “ diye yazmıştım. Arkası çorap söküğü gibi geldi ve kısa bir süre sonra Canan’ın kullandığı doğum kontrol metodundan, sevdiği pozisyona, yaptıkları fantezilere kadar özel yaşantılarını bilir olmuştum. Ardından eşlerimizin en mahrem pozlarını birbirimize göndermekte mahsur görmedik. Öğrense aşırı tepki vereceği için tıpkı Canan gibi benim eşimin de bu durumdan haberi yoktu. Aslında haklılar da; bizim görenek ve yaşantı şeklimize aykırı paylaşımlar yapıyor ama bu dürtüyü engellemiyorduk.

Emre ile kararlaştırdığımız gün yollara düştük. Eşlerimize sürpriz yapıp hafta sonu kaçamağı bahanesini uydurduk. Mailleşmelerimizde planladığımız üzere birbirimizi tanımıyormuş gibi davranacaktık. Yol boyunca umarım aksilik çıkmasa da; Canan’lar ile tatili denk getirebilsek diyerek aklımdan geçirmiştim. Aksilikler biter mi ? En basiti kadınların regl zamanları dahi muhakkak ya bayrama ya seyrana denk gelir. Nedense bu sefer şanslıydım ve biteli bir iki gün olmuştu. Şansın yüzüme buradan gülüp başka yerden acısını çıkartmasın diye ürkmem doğaldı. Gülşah hala şaşkındı “Nereden çıktı ki bu yer ? “ diye soruyordu. “Merak etme arkadaşlar gitmiş, çok tavsiye ettiler “ diye kestirme bir cevap verdim. Sonrasında üstelemedi, bacak frikiğine baktığımı fark edip gülümsedi ve konu değişti. Erdek’e geldiğimizde bir otopark bulup arabayı park ettikten sonra taksi çevirdim. Taksici bizi Marmara adasına götüreceği iskeleye kadar bıraktıktan sonra hızlı bir telaş başladı. Çünkü adaya giden tekne kalkmak üzere idi. Günde sadece sabah ve akşam üstü seferleri olduğundan yetişmemiz gerekiyordu. Neyse ki bu balıkçı teknesinden bozma şeye binmeyi başarıp yerimize oturduk. Oturduğum yerden etraftaki yolculara bakındığımda, teknenin ucundaki oturma alanında tanıdık bir simayı fark ettim. Evet, kesinlikle bu bizim Emre idi.

Yarım saati bulan deniz yolculuğu ile adanın iskelesine yanaştık. İskelenin hemen bittiği alanda bulunan bir faytoncu ile anlaşıp gideceğimiz yere doğru atın ritmik nal sesleri eşliğinde tekrar yola koyulduk. Ağaçların içinde şirin, etrafı asma yaprakları sarılı evin önündeydik. Faytoncu “ İşte burası “ dedi. Sıcak yakıcı etkisini göstermeye başlamıştı ve bir an önce çantalarla içeri girmeye çabaladım. Önceden telefon ile oda ayırttığım için tasalanmamı gerektirecek bir sebep yoktu ve yaşlı karı koca ile küçük bir sohbet sonrasında odamıza yerleştik. Malum hafta sonu tatiliydi ve pazar günü öğleden sonra dönüş için yola koyulacağımızdan, bu tam günü en iyi şekilde değerlendirmek istiyordum.

Gülşah’ın hazırlanmasını beklerken, bahçede yaşlı adamla sohbete daldık. İçecek, dondurma sigara gibi ihtiyaçlarımızı sahilde gene kendisinin işlettiği küçük büfesinde bulabileceğimizi söyledi. Etrafta kendi pansiyonları gibi 2 tane daha olduğundan bahsederken yanımıza eşim geldi. Son olarak sahile giden yolu tarif etti, ardından yanından ayrıldık.

Tarif edilen patikada ilerleyip ağaçların içinde ilerliyorduk. Az ileride büyükçe bir ağacın altında adamın bahsettiği büfeyi gördük. Büfede oğlu olduğunu tahmin ettiğim genç duruyordu. Buz gibi pet su iyi gelmişti. Pansiyonlarında kaldığımızı söyleyip, hala denizi göremediğimden emin olmak için sordum. “Sahile gidecektik, daha yürüyecek miyiz ?”
-“Hayır abi,” az ötedeki yıkılmaya yüz tutmuş eski duvarları gösterip “ Hemen arkasında kalıyor “ ve devam etti. “Esk**en bizim büfede, duvarların sahile yakın kısmında idi ama sit alanı diye buraya taşıttırıp, yapılan yerleri de yıktılar, mecburen… “ diyerek sustu.
Bu açıklamayı duyup, rahatlamıştım çünkü bu sıcakta daha fazla yürümek istemiyordum. Gerçekten çocuğun dediği gibi yıkık duvardan denizi görememiştim ve duvarı geçer geçmez küçük sahilimize gelmiştik. Bizim pansiyona ait olduğunu öğrendiğim dört mavi şemsiyeden denize en yakın olanının yanına gittik. Zaten buna mecbur da sayılırdık çünkü ilk önünden geçtiğimiz epey hasar görmüş ve yırtılmıştı. Eşyaları bırakıp, sigara yakıp etrafa bakındım. U şeklinde güzel bir koydu. Arkamızda ağaçlar ve her şeyden önemlisi tenha, güzel yermiş diye düşündüm. İleride 2 çift güneşlenirken, bir çiftinde denizde yüzdüğünü gördüm. Herkes kendi halinde takılıyordu. Diğer pansiyonlardan olduklarını biliyordum çünkü yaşlı adamdan sadece bizim ve Emre’lerin kaldığını öğrenmiştim. Gülşah vakit kaybetmeden güneşlenmeye başlamıştı bile. Ufka bakıp daldığım sırada yanımıza yaklaşan ayak seslerine başımı çevirdiğimde Emre ve Canan’ı gördüm. Az ilerimizdeki şemsiyeyi seçmişlerdi. Emre havlusunu yayarken başını hafifçe eğerek selam verdi, aynı şekilde karşılık vererek rahatsız olmamaları için tekrar denize bakmaya devam ettim. Az sonra defalarca çıplak gördüğüm kadını kanlı canlı bikinisi ile göreceğimin verdiği tatlı telaş hoşuma gitmişti.

İçtiğim su nedeniyle, ihtiyacımı halletmek için tekrar büfe tarafına yöneldim. Büfedeki çocuğa wc’yi sordum ve biraz ilerideki ağaçların hemen ardında göreceğimi söyledi. Tekrar adımları sıklaştırıp cırcır böceklerinin çığlıkları eşliğinde yürümeye devam ettim. Etrafta kimse yoktu. Eski püskü bir kulübe benzeri yere girdim. Yanlışlıkla giyinme kabinlerine girmiştim. Hatamı fark edip çıktım ve bakındığımda kabinlerin arkasında kalan wc yi gördüm.

Dönüşte, güneş gözlüklerimin ardından, güneşlenen Canan’ı baştan aşağıya çaktırmadan süzmeyi ihmal etmeden eşimin yanına uzandım. Gülşah şapkasını kaldırıp “Epey geciktin “ dedi. “Sorma, tuvaleti bulmak için pusula lazım” diyerek güldüm. “Ben terledim, denize giriyorum gelecek misin ?” diye soran eşime “Sen gir. Sigara içip gelirim “ dedim.
Eşim yüzerken, Canan’da su almak için büfeye gidiyordu. Bulunduğum yerden Emre’ye hoş geldin diyerek wc maceramı ve kabinleri kısa şekilde özet geçtim çünkü her an Canan geri dönebilirdi. Oyalanmayıp, Canan gelmeden kalkıp ben de denize doğru ilerledim. Soğuk su kendime getirmişti. Bir müddet yüzüp yorulduktan sonra güneşin altında tekrar uzandım. Bizden sonra Canan ve Emre’de suya doğru hareketlendiler.

Emre’nin yaşadığımız şehirlere döndükten sonraki telefon konuşmasında, denizde aralarında geçenleri aklımda kaldığı kadarıyla yazayım;
Emre : “Su soğukmuş !”
Canan: “Alışıyor insan, bir anda sal kendini.”
-Pek alışacağımı sanmıyorum canım.
Biraz yüzüp, iskelenin merdivenine tutunarak soluklandıkları sırada Emre eliyle Canan’ın kalçasını okşarken,
-Burada olmaz, gören olur.
-Denizin içinde kim görecek?, Baksana, herkes kendi havasında.. İleri gitmem merak etme, bırak biraz okşayayım.
-Ben senin niye böyle azdığını biliyorum
-Niye ?
-Yanımızdaki kadından dolayı, çantadan telefonunu çıkartırken…
-Ne alaka ?
-Boşuna inkar etme çünkü seni bakarken yakaladım!
Canan bu son lafı söylerken gülümsediği için Emre rahatlamış ve buna kızmadığından emin olunca,
-Gördüğün gibi suçum yok, tesadüfen göğüs frikiğini görünce azdım. Yoksa özellikle bakmıyordum.
-Gene de suçüstü yakaladım aşkım.
-Sonucta tetiklese de gördüğün gibi seninle haşır neşirim.
-Hımmm demek öyle.
-Demin sen su almaya gittiğinde, laflarken, kocasından öğrendim. Az ileride soyunma kabini varmış, tuvaletlerin yanında… Hatta gidecekseniz eşinizi yanlız göndermeyin diye uyardı. Kabinde delik varmış etrafta sapık olabilir diye,
-Yanlız gitmem o halde.
-Aklıma bir şey geldi. Bugünkü sapığınız ben olabilirmiyim ?
-Çatlaksın sen! Ol bakalım…

1 saat kadar sonra Canan fısıldayarak “çişim geldi, tuvalete gidelim mi ?”diye sordu. Ağaçların arasında ki tuvaleti bulmaları uzun sürmedi. Emre eşini beklerken, merakla etrafını incelemeye başladı. 10 mt kadar ötesindeki kabinlere yaklaştı. Sonradan soyunma kabinine çevrilmiş olduğu her halinden belli derme çatma yapının ön kapısını araladı. İçerisi loş bir ortamdı ve görebildiği içeride iki kapı daha olduğuydu. Soldaki kapıyı aralayıp yandaki elektrik düğmesine bastı. Düşük mumlu, tozlu, sarı ampulün zar zor aydınlattığı bölmede gözlerini gezdirdi. 1-1.5 metre kare genişliğinde askılıkların olduğu temiz sayılabilecek bir kabindi. Gözlerini gezdirirken benim sahilde bahsettiği deliği gördü. Neredeyse içinden kutu kola geçebilir diye düşündü. Parmağını kıvırıp, deliğin bulunduğu duvara vurduğunda sac gibi ince ama sağlam duran metal olduğunu anladı. Diğer bölmenin başında durup elektrik düğmesine bastı ama nafile…Yanmıyordu. Telefonunun ışığını tuttuğunda bu kısmın daha büyük olduğunu gördü. İçeride eski kullanılmayan sandalyeler ve bunun gibi ıvır zıvır şeyler kaynıyordu. Işığı söndürüp, hızlıca wc’nin önüne döndü. Canan yanına geldiğinde,
-Sapığının aklına bir fikir geldi.
-Neymiş ?
-Sen içerdeyken kabinlerin olduğu yere girdim.
-Saçmalama, burada mı yapacağız? Sen gerçekten epey azmışsın.
-Evet ama şöyle; Sen birine gireceksin ben diğerine, kabinde delik var, o delikten yalamanı istiyorum.
Canan’ın şaşırmış ama gülerek itiraz etmediğini anlayınca bizimki ısrarında devam etmiş.
-Hadi hayatım ya, değişik bir fantezi işte, her zaman böyle denk gelmez de, kırma beni.
-Bilmem ki, ya birileri gelirse ?
-Gelmez! Kim gelecek ? Baksana ortalıkta kimse yok. Hem gelse de kapıları kapattıktan sonra ayrı kabinlerde giyinen çiftten ne farkımız olacak ? Ha, unutmadan olur da birisi o an etrafta olur diye şifreli şekilde “Acele et, ben çıkıyorum” dersem boşalmak üzere olduğumu anlarsın.
-Delisin sen!
Karı koca beraber içeri girdiler. Canan ışığı yanan bölüme geçerek kapısını kapadı. Emre, garantilemek için, son kez gelen giden olmadığına bakmak istediğini söyledi. Dış kapıda eliyle başını kaşır kaşımaz, okey manasına gelen işareti ile gizlendiğim ağacın arkasından çıktım. Sessizce içeri girip kapıyı kapattık. Emre çömelerek, delikten eşine “hazır mısın?” diye sordu. Yan taraftan, Canan’ın “evet” fısıldamasını duyar duymaz Emre ayağa kalktı. Onun yerini alıp, şortumu indirerek delikten içeriye uzattım. İşaret ve baş parmağın dokunuşunu hisseder hissetmez, ıslak bir temas ile irkildim. Başından gövdesine doğru yayılan sıcaklık ve ıslaklık etkisi beni benden almaya başlamıştı. Yıllardır resimlerine bakarak iç geçirdiğim kadının dili, organımda gezinip duruyordu. Sertleşmeye başlamıştım. Kendimi iyice duvara doğru yaslayıp daha da dışarı çıkartacağım pozisyona geldim. Ses çıkartmaya çalışmadan bu zevke dayanabilmek gerçekten çok güçtü. Karıncalanmaları hissediyordum. Canan kendini geriye çekiyor başının etrafında dilini gezdirip tekrar hepsini ağzına sokuyordu. Heyecan ve fark edilme korkusu ile karışık aldığım zevk inanılmazdı. Fazla vakit geçirmemek için sadece ileri geri emmeye başladığında bulutların üstünde dolaşıyordum. Emre’den Canan’ın ağzına boşaltmadığını ve yutmadığını biliyordum; Kanım adeta çekiliyorken Emre’ye geldiğimi koluna dokunarak belirttim. Emre hemen eşine sinyali verip “Acele et, ben çıkıyorum” dedi. Eliyle devam etmesi gerekirken, Canan ya duymadı ya da umursamadı ve dayanacak gücüm kalmadığı için spermlerimi fışkırtmaya başladım. Kulağımda dahi kalp atımlarımı hissederken Canan temposunu yavaşlatsa da hala ağzının içindeydim. Dermanım kalmamıştı ve resmen duvara yapışmış durumda ayaklarımdaki titremeleri kontrol etmeye çalışıyordum. Dudağımı ses çıkartmamak için ısırdığımı anımsıyorum. Boşalmama rağmen hala tam inmemişti ve zevki yaşamaya devam ediyordum. Son dil darbesini bekledikten sonra kendimi geri çekip önceden hazırladığım sandalyelerin arasına gizlendim. Nefes alışverişlerimin normale dönmesini bekliyordum . Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi hızla atıyordu. Çıktıklarından emin olduktan sonra toparlanıp, Gülşah’ın yanına döndüm. Emre ve Canan oturmuş sohbet ediyorlardı. Bikinisinin üstünde, sol tarafta ıslaklığı gördüm. Spermlerimden bir parça olmalıydı.

Gülşah yol yorgunluğunun etkisi ile kestiriyordu ve yokluğumun izahını yapmak için bahane bulmama gerek kalmamıştı. Yorgun olan sadece o değildi ve kendimi bıraktım havluma… Yaşadığım o keyifli dakikaları düşünmeye başladım. Yaptığımıza, bu riski yaşadığımıza hala inanamıyordum ve etkisi altındaydım.

Akşamüstü olmaya başlamıştı. Emre ile Canan’ın konuşmalarını bulunduğum yerden az da olsa duyabiliyordum. Canan’ın güneşten dolayı başı tutmuştu, hap almak için odaya gitmekten bahsediyordu. Belki biraz uzanabileceğini söyledi. Emre eşlik etmek istediğinde gerek olmadığını, “gir sen denize, benim için gelmene gerek yok “ diye konuşuyorlardı. Gülşah ile son kez denize girdik. Emre’ye anlattığım taktik ile devam edip, Gülşah’a kabinden bahsettim. Azmış olacak ki ikiletmedi ve çıkıp kurulandıktan sonra kabinlere yürümeye başladık. Biz denizde iken Emre sağ kabindeki yerini önceden alıp gizlenmişti. Soldakine Gülşah’ı sokup, ötekine girdim. Emre ile cinsel organlarımızın ebatları ve şekilleri birbirine benzediği için nispeten rahattık. Öteki tarafta Gülşah soyunurken şortumu indirip delikten içeriye tekrar soktum. Gülşah eliyle beni hazırlamaya başlamıştı. Emre de saklandığı yerden çıkarak yanıma gelip izlemeye başladı. Şortunu indirip hazırlanmasını işaret ettim. Dediğimi yaparken çoktan hazır olduğunu görebiliyordum. Daha da sert olabilmesi için elimi uzatıp, kavradım. Yavaşça ileri geri sıvazlıyordum. İlk kez bir erkeğe dokunmayı düşünmekten ziyade yakalanma riskimiz ağır bastığı için odaklanmaya devam ettim. Çok geçmeden delikten çıkarak Gülşah’a “hadi artık “ diye komutumu verdim ve arkadaşımın sırtını sıvazlayarak yana geçtim. Boşalttığım deliği Emre doldurmuştu. Neler olduğunu görebilmek için çömelip deliğe yaklaştım. Emre’nin bacağı tam dayandığı için görüşümü kapatıyordu. Tam arkasından, daha alttan olacak şekilde tekrar pozisyonumu değiştirdim. Emre’nin yumurtalarını yukarı hafifçe kaldırdım. Evet, şimdi daha iyi idi ve o loş ortamda Gülşah, ortasından tutup, başını kah bızırına kah deliğinin çevresine sürtüp, kendini ıslatmaya çalışıyordu. Emre deliğe sonuna kadar dayanmış ve sabit duruyordu. Gülşah ise adım adım derken gövdesine kadar içine sokup çıkarmaya başladı. Başımı kaldırıp Emre’ye baktım. Yüzündeki zevk ifadesini gördüm. Aynı benim gibi müthiş haz alsa da maalesef sessiz kalmak zorundaydı. Doğrulup, Emre’nin kulağına yaklaşıp kısık sesle regl yeni bitti içine patlat dedim. Başı ile onayladıktan sonra tekrar eski pozisyonuma çömelip, giriş çıkışı seyretmeye koyuldum. Resmen başka bir erkek gözümün önünde Gülşah’ı beceriyordu… Müthiş tahrik olmuştum. Gülşah’ın alt dudakları içine giren organı sımsıkı kavrıyor, ardında ıslaklığını bırakıyordu. Yavaş ama kararlı bir tempo ile devam ederlerken Emre’nin yumurtalarını biraz daha yukarı kaldırıp seyretmeye devam ettim. Diğer elimin parmağını ıslatıp Emre’nin arka deliğine baskı yapıp daireler çizmeye başladım. Tempoları git gide artıyordu. Artık sadece Gülşah hareket etmiyor, ortak ritmi yakalayıp Emre de kalçalarını ileri geri harekete başlatmıştı. İyice şiddetlenip kasılmalarını hissediyordum. Orta parmağımın birinci boğumuna kadar Emre’nin arka deliğine girmişti. Tam bu esnada Gülşah’ın tanıdık kısık orgazm inlemesini duydum. Bunu duyan Emre’de hızlanıp titremeye başladı. Ortadaki ayıran sac metal parca iyice zıngırdıyordu, bir an yıkılacak sandım. Emre aniden durup kalçalarını kastı, saldı sonra tekrar kastı ve tekrar… Kendini deliğe iyice yapıştırdı. Bir iki saniye hareketsiz kalıp geri çekildi ve tekrar son hamlesi ile deliğe yapıştı. Tüm spermleri eşimin içine bırakıp öylece hareketsiz kalakaldı. Emre kan ter içinde içindeydi ve zar zor toparlanıp gene saklandığı yere geçti. Kapıdan çıkıp eşimi beklemeye başladım. Çıkar çıkmaz “Harikaydın bi’tanem “diyerek dudaklarına öpücüğümü kondurup çıktık. Peçete ile temizlemiş olsa da eşimin içinde hala başka erkeğe ait spermler vardı. Karışık duygular içindeydim; Ya yakalansaydık ? Boşanır mıydı ? Etkisi az olan pişmanlık bile bunların karışımında mevcuttu. Hayatımın en büyük çılgınlığını yaptığımın farkındaydım.

Malum burası küçük bir pansiyondu ve yapacak bir şey olmadığı için akşam yemeğinden sonra Gülşah ile şarap içmeye karar verdik. Aynı bizim gibi başka masada da Emre ve Canan içiyorlardı. Şişenin sonuna doğru Canan’ın çakır keyif olduğunu anlamıştım.
Gülşah’ın bu günkü sıkı aksiyondan uykusu geldiği için daha fazla oyalanmak istemedi ve kalktık. Yanlarından iyi eğlenceler dileyerek odamıza geçtik.

Bizden sonra Emre’ler de fazla oturmamışlar. Odalarına girer girmez Canan alkolün de verdiği rahatlıkla;
-Sahilde epey şaşırmıştım ilk duyduğumda ama çok tahrik oldum bugün yaptığımızdan. Zaten ağzıma boşalmana izin vermemden anlamışındır.
-Evet ne diller döktüğümü hatırlıyorum bunun için ?
-Odayı zor ettim desem inanır mısın ?
-ha ha ha
-Gerçi kendimi biraz ucuz kadın gibi hissettim, ne bileyim sanki sen değil de başkası imiş gibi geldi. Belki bundan dolayı çok tahrik oldum emin değilim, of zaten başım dönmeye başladı.
-Gel uzan yanıma
-Olmaz daha ben rahatlamadım, sen tabi işini hallettin !
Canan, Emre’yi ittirerek yatağa doğru atar ve üstündekileri yırtarcasına çıkartmaya başlar.
-Ooo hayatım sen gerçekten kudurmuşun!
-…
İkisi de çırılçıplak kaldıktan sonra Canan bir hamlede Emre’yi yalamaya başlamış ama ne yapsa da tam olarak kaldırmayı başaramaz. Çünkü Emre akşam yemeği öncesi banyoda ekstra mastürbasyon yaptığı için artık takati kalmamış. Canan hafif sinirli bir şekilde doğrulur ve eşinin yanına uzanır.
-Bu niye böyle… alkolden mi ?
-Emin değilim sıcak ta çarpmış olabilir
-Hımm, iyi de ben böyle mi kalacağım şimdi yaa
-Biraz daha yalarsan kendine gelir şimdi.
Canan eliyle sönük duran organı okşarken;” Ben onu diriltmesini bilirim, demek beyefendi bugün o kadının göğsünü görünce azdı ama bana gelince… “
-Saçmalama aşkım konuyu nereden nereye getirdin bu saatte ya.
-Tamam tamam kızmıyorum ama sen de kızma o zaman! Kocası da fena değildi hani.
-Demek fena değildi, onla mı kıskandıracaksın beni ? diye sordum. Normalde ağzından asla duyamayacağım, sadece arada alkollü iken yaptığımız yatak odası konuşmalarında, benim tarafımdan açılan mevzulardan dem vuruyordu. İlginç gelmişti çünkü gerçekleştirmeyeceğimizi bilmesine rağmen bu tip fantezileri açsam ya genelde sessiz kalır, dinler veya kapattırmaya çalışırdı.
-Olabilir, senden hayır yok, onu düşünüp kendi kendimi okşayayım bari
-Anlaşılan epey içmişsin sen
-Mmm kim bilir nasıldır adamın ki ?
-Merak mı ettin ?
-Bakıyorum da küçük Emre dirilmeye başladı başka erkeklerden söz açınca
-Durma, devam etsene!
-Keşke gelse de sikse beni, şu an çok istiyorum onu.
-İstediğine eminim çünkü şu an epey sulandı.
-İzin verir miydin aşkım gözünün önünde beni inletmesine ?
-Verirdim canım doya doya yapın isterdim ben de
-Emre çok sertleştin, boşalmadan, hadi çık üstüme hemen.
-Bir şartım var ama sanki o adammışım gibi düşünmeni istiyorum.
-Tamam aşkım zaten o siksin, akıtsın içime, siksin karını…
-Soksun mu içine ?
-Evet sok artık içime
-Kocan mı iyi sikiyor yoksa ben mi ?
-Sen ! Kocamdan daha iyi sikiyorsun daha hızlı lütfen, lütfen…
-Kocanda benim karımı siksin mi ?
-İstediğini siksin, yeter ki beni sen sik sadece…
İhtiraslı sevişme sonrası ertesi gün yola çıkılır ve dün akşamdan bahsedilmez.

İşim gereği bütün gün bilgisayar tepesindeyim. Fırsat buldukça da kişisel kullanımımı gündüzleri hallederim. Yoğun tempolu bir işimin olmayışının etkisi olduğu gibi evdeyken ailemle ilgilenmek ve ayağımı uzatıp televizyon seyretmek daha cezp edici. Ayrıca bilgisayarı gündüz yetmezmiş gibi evde açmak can sıkıcı oluyor. Hele bir de akıllı telefonlardan anlık girme imkanın varsa. Pazartesi sendromun unun da etkisi ile bugünlük kafi diyerek çalışmamı sonlandırdım. Skype’yi kontrol ettim, bizim Emre yok. Can sıkıntısından Canan’ın şifreli klasörünü açtım. Defalarca gördüğüm halde arada bir bakmak hoşuma gidiyor. Emre’den biliyorum; iyi bir eş ve anne olduğunu. Tabi resimlerde gördüğüm kadarıyla bu vasıflarına seksiliğini de ekleyip hakkını vermem lazım. Kusursuz hatlara sahip, silikonlu belki de photoshop’lu kadınları görmektense Emre’nin eşi bana göre daha çekici. Çekicilik demişken aklıma arkadaşlarla gittiğimiz deniz kıyısı geldi. Eşlerimiz az ötemizde uzanmış güneşlenirken, kumda oturmuş arkadaşla sohbet ediyorduk. Yanlarında çocuklarıyla yaklaşan çifti fark ettim. Kadının üstünde koyu bordo renk bluzu, şalvar gibi dizlerinin altında biten sıvanmış eşofmanı ile dikkatimi çekmişti. Kadının üstündekiler yapıştığından, denize elbisesi ile girdiği belliydi. Önümüzden geçerlerken sutyen olsa da ıslaklığın etkisi ile göğüs uçları kabarmıştı. İlginç bir çelişki aslında çünkü belli ki adam muhafazakar, eşinin bikini giymesini istemediği için bu yolu seçmiş ve istemeden daha erotik hale getirmişti.

Erotizm gerçekten garip bir duygu. Bikinili birini akşam etek frikiği verdiğini görünce libidoya tavan yaptırtabiliyor. Kişiden kişiye değişken bir kavram da olabiliyor. Misal; ayak fetişi ben de etki yaratmazken kiminde başlı başına heyecan kaynağı. Değişkenlikler, istekler farklı farklı olduğundan saygı duymak lazım.

Kabul ediyorum, heyecan olsun diye geçen nisan ayında yaptığım biraz aşırıydı. Cuma günü Emre’nin kargo paketini almıştım. Beklediğim gibi içinden küçük plastik tüp çıktı. Emre ile konuşmuş, tüpe spermlerini koymasını rica etmiştim. Cumartesi gecesi de ailecek görüştüğümüz arkadaşlarla dışarıda yemeğe çıktık. Eşimin regl zamanı yaklaştığından bu akşamı değerlendirmek isteyeceğinden de emindim. Hep birlikte çakır keyif olduğumuz güzel bir gece sonrası sevişmesiydi. Bir ara eşimden dizlerinin ve ellerinin üstünde domalmasını istedim. Kalçasının arkasında yerimi alıp tekrar içine girdim. Avucumda sakladığım tüpü önümde duran arka deliğine doğru döktüm. Odanın karanlığına gözüm alışmıştı ve sıvının arka deliğinden akarak yanlara doğru süzülüp, parladığını görüyordum. Eşimden çekinmemiştim çünkü alkolün etkisinden farkına varacak durumda değildi. Ancak yaptığımdan o kadar tahrik olmuştum ki fazla dayanamayıp boşaldım. Akabinde fırçayı da yedik. Suçumu örtbas etmek için sırtüstü yatmasını söyledim. Başımı bacaklarının arasına sokup onu dilimle boşalttım. Planımda ağzıma bulaşmış bu kokteyl ’de Emre’nin sıvıları yoktu ve kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm.

Aman nereden geldi bunlar şimdi aklıma? Biraz da kurtadult (forum sitesi ) takılayım. Resim kısmına bakalım. İşte resimler! Kimi gerçekten üyelere ait kimi de twitter’da başkalarının hesaplarında ki resimleri alıp koyuyor. Bunu yapanlar popüler olmak için mi yoksa bir nevi amme hizmeti adına mı bunu yapıyor, bilemiyorum ? Resimlere pek takılmam çünkü çoğu cep telefonu ile çekildiğinden kalite açısından yetersiz buluyorum.

Ve dolaşıp gezmeyi sevdiğim renkli sohbet/chat bölümü. Özellikle renkli diyorum çünkü bazen epey tuhaf konular olabiliyor. Aslında bu kadar kişinin takıldığı yerde normal olmalı. Ama bazıları gerçekten şaka gibi anlamakta güçlük çekiyorum. Önümde okuduklarımdan “Yabancıların ki Türk’lerinkinden büyük mü ? “ buna güzel bir örnek olabilir. Ya da bir standardı varmış gibi kronometre tutulmuş “kaç dakikada boşalırsınız” tarzı absürt konular açılmış. Ciddiye alınıp, yapılan yorumlarda o derece şenlikli.

Pinokyoların cinsel yaşam istatistiklerinden sıkıldığım için, belki teknisyenin yenisi vardır diyerek hikayelere geçtim. Gün aşırı sevişen kahramanımız bugün kaç kişinin canını anal oral demeden yakmış merak ediyordum. Daha ilk satırları okurken skype’de Emre’nin online olduğunu gördüm.

“Slm” yazıp beklemeye başladım. Cevap gelince müsait olduğunu anlayıp devam ettik. En son cuma günü yazışmıştık. Gülşah’ın kınaya gideceğinden bahsetmiştim. Emre’de bir sürprizi olduğunu söyleyip o gece 22 gibi Skype’yi aç dedi.. Cep telefonumdan açıp 1 saat boyunca beklemiştim ama nafile.
– Cuma günü sürpriz var dedin … neydi ?
– Güya sürpriz işte. Hafta içi sevişme sırasında Canan’a yatak odamıza yeni heyecanlar katalım diye konuşmuştum.
– Ee ?
– Kabul da etmişti ama klasik Türk kadını işte…
– Ne oldu ki ? Oğlum adam gibi anlatsana tek tek… Anlamadım ?
– Ya, heyecan filan olsun diye fantezilere açık olmak lazım gibilerinden konuşmuştum. Onaylamış gibiydi ardından cuma, senle konuştuğumuzda o gece için yüzünü göstermeden karşılıklı birini bulup yazışma fikrimi söyledim.
– Sonra ?
– Sonrası malum, saçmalama, olmaz dedi. Millet ne güzel böyle aksiyonlar yapıyor bizimkinde tık yok.
– Bence zorlaman manasız olmuş. Haksızlık ettiğini düşünüyorum.
– Niye ?
– Niye si şu ki öncelikle acele etmişsin. Zamanla empoze etsen de sevdiremeyebilirsin. Belki çekinmiş de olabilir. Kimi kadın porno seyretmeyi sevmez ama seveni de vardır. Huyu böyledir oğlum. Değiştiremezsin de… Seninki sırf bunu istemedi diye haksızca yargılamak oluyor. Halbuki swinger çiftlerden dahi resim çektirmeyenler olduğunu bilmeni isterim. Sanal alemi sevmeyebilir, üsteleme bence. Hem şunu da bilmeni isterim ki çok yanlış yapmışsın. Böyle bir planı yapmadan önce bana haber vermen lazımdı. Canan’a benden bahsettiğini düşünüp belki açık da verebilirdin.
– Tesadüfen bulduğum biri diye açıklardım ama haklısın sanırım. Senin açından düşünmedim.
– Verilmiş sadakan varmış ki kabul etmemiş 🙂
– Resmen sobelenecekmişiz !
– Canan ile çoğu fantezini yapabiliyorsun ama bu demek değil ki her şeyde kafa dengi olacak, bırak kamerada da varsın show yapmasın.
– Haklısın sanırım. Ama gene de olsa iyi olmaz mıydı ?
– Orası öyle de…
– Fazla vaktim yok Canan ile buluşacağız o yüzden erken çıkacağım ama sana gene de bir sürprizim var.
– Sende sürprizler bitmiyor eheh
– Iphone ların güzel bir özelliği var. Ses kaydetmeyi çalıştırıp tepeden telefonu kapatsan dahi hala devam ediyor. Bu özelliği fark edince geçen geceki Canan’la sevişmemizi kaydettim.
– Hımm, bu güzel haber.
– Dosyayı mail kutuna attım, görüşürüz.
– Bye.
Emre skype’den ayrılır ayrılmaz mail’den dosyayı indirdim. İşyerinde olduğumdan birine basılmamak için kulaklığımın tekini takıp arkama yaslandım. Kısa bir sessizlik ve;
– Masaj yağını nereye koydun ?
– Yandaki çekmeceye bak.
– “Tamam buldum “ sözü ile konuyu çözmeye başlamıştım. Emre’nin bir süredir düşündüğü masör fantezisi olmalıydı; Canan, gittikleri tatil köyünde masaj yaptıracaktır. Sadece kalçalarını örten bir havluyla çırılçıplak yüzüstü uzanır. Başka erkekle sevişme fikrini bu şekilde Canan’a aktarsa, itiraz edebilir diye üstünde düşünüp değiştirmiştik. Malum gerçekte düşünülmeyip sadece kurgu adına dahi kadınlar için son derece rahatsız edici bir fikir. Yabancı erkek psikolojisini yumuşatmak için farklı bir uygulama daha iyi olacaktı. Hem Canan acaba beni mi deniyor diye işkillenmesine de gerek kalmayacak planımızı yaptık. Emre, bir masörün otele gelen evli kadınlarla maceralarını konu alan porno film seyretmiş gibi bahsedecekti. Bilinç altında bundan aşırı etkilendiğini ve o adamın yerinde olmayı çok istediğini söyleyecekti. Tabi otel müşterisi gibi davranması için de Canan’dan yardımcı olmasını isteyecek. Doğal olarak Canan başka erkeği arzuladığı için değil de eşi için bu rolü oynayacağından vicdanen de rahatsızlık duymayacağı hale geliyordu. Anlaşılan planımız tıkır tıkır işlemişti. Sesi iyice açarak kaydı dinlemeye devam ettim.
– Kolunuzu şu şekilde tutarsanız…
– Böyle mi ?
– Nasıl rahat ediyorsanız.
– …
– Otelimizden memnun kaldınız mı ?
– Evet gayet güzel.
– Yapmamı istediğiniz masaj tercihiniz nedir ?
– İlk kez yaptırdığım için size bırakıyorum.
– Peki efendim.
– Güzel bir teniniz var
– Teşekkür ederim.
– Sizi bugün sahilde eşinizle güneşlenirken görmüştüm.
– Demek dikizleyen hödük sizdiniz !
– Canan ya mızıkçılık yapma, ciddi olmanı istiyorum.
– Tamam tamam devam et
– İyi eşiniz kızmıyor mu masaj yaptırmanıza ?
– Yoo hatta o teklif etti rahatlarsın, yaptırsana diye
– Memnun kalırsanız ona da tavsiye edersiniz artık.
– Umarım, ah !
– Pardon sanırım biraz fazla yüklendim.
– Önemli değil,
– Havluyu alabilir miyim ?
– Olur.
Yaklaşık 5 dakika süren sessizlik tekrar bozuldu;
– Normalde otel müşterileri ile ilişkiye girmem ama siz farklısınız
– Benim için bu kuralı bozarsınız artık.
– Prezervatif takmamı ister misiniz ?
– Hayır, gerek yok !
– Şanslı bir eşiniz var, çok darmış.
– Mmm
– Kuralları bozduk, umarım eşiniz bizi bu vaziyette yakalamaz.
– Tahmin etmeliydi ahh, azacağımı, ya-pa-cak bir şey yoook
– Korunuyor musunuz ?
– Hayır, kalçamın üstüne …
Ve tekrar sessizliğe boğulan kayıt sona erdi.

İşyerinden çıkmadan önce telefonda bulunan gizli klasördeki resimleri artık silsem diye düşündüm. Sırf eğlence olsun diye epey uğraşmıştım. Ailecek görüştüğümüz eski bir dostum var. Eşi, İzmir’e annelerini ziyarete gitmiş, biz de erkek erkeğe program yapmıştık. Kadehlerimizi yuvarlarken eski çapkınlıklarımızdan bahsediyorduk. Sırası diyerek mevzuya daldım. Bu kadınla bir süre takıldım diyerek cep telefonumu ona uzattım. Dostum iştahlı şekilde çıplak pozların olduğu resimleri inceledi, yorumlarda bulundu. İşin gerçeği o resimler eşimle geçen yaz gittiğimiz tatil köyünde çekilmişti. k**’s Club’de çocuğumuz oynarken, bahane ile ilgilenen bayanın da resmini epeyce çekebilmiştim. Eşimin vücuduna, bayanın kafasını montajlamıştım. Fotoğraflar aynı makineden çıktığı için de photoshop uygulaması nispeten rahat olmuştu. Arkadaşım çıplak bir kadına bakıp azarken nereden bilsin aslında Gülşah’ın en mahrem manzaralarını incelediğini ?

Öğleden sonra işleri bitirmenin hazzı ile kahvemi söyledim. Foruma biraz bakıp Emre’den gelen maili gördüm. 2 gün önce yazılmıştı. Hal hatır sormalar, bir iki yaptıkları hakkında özetler sonrası internetten bulduğu hikayeyi okumamı istemiş;

“Evlilik yıldönümümüzdeki programı tekrar hazırlamış hınzır diye içimden geçirirken otele gelmiştik. Geçen sefer ani gelişen masaj macerasından pek bir şey anlamamıştım. Sanıyorum şimdi bilmemin etkisi hem daha gergin hem daha heyecanlıydım. Az sonra yaşayacaklarım kalbimin deli gibi atmasına yetiyordu. Bu nedenle hemen odaya yerleşme işini bitirip, randevuya geç kalmamak için acele ediyordum. Eşim de bu telaşımı anlamış olacak ki bir şey demeden gülümsedi sadece. Anlık hissettiğim mahcubiyet hissi, heyecanımın arkasında kalıyordu. Spa katına çıkarken heyecanımda artmaya başladı. İçeri girer girmez, eşime masaj yapan kızı gördük. Kısa bir selamlaşma dialoğunun ardından eşim konuya girdi; “Geçen seferki erkek masöz yok sanırım ? ”
” Şu an meşgul, başka bir arkadaşımız size yardımcı olacak” diyerek içeriye seslendi. İsmi işittiğimde bana masaj yapacak kişinin de bayan olduğunu öğrendim. Hevesim kırılmış şekilde masaj yapılacak odaya ilerlemeye başladık. Bu kez masaj sırasında eşimle aynı odada olacaktık. Bornozları çıkartıp yatağa uzandık. Kızlar işinin uzmanıydı ve 1 saatlik Aramoterapiden sonra iyice rahatlatmıştım. Tekrar odamıza döndük. Her şeye rağmen içimi hayal kırıklığı kaplamıştı. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım.
Sevgili eşim ” Anlatacaklarımı, sevişmemiz sırasında tamamen gerçekmiş gibi hissetmeni istiyorum.” dedi. Sesimi çıkartmadan ona bakarak dinlemeye devam ettim. “Erkek masöz’ü odamıza çağırmışız ve kurguyu bu şekilde yapacağız. Tamamen gerçek gibi hissedebilmen için de bunları getirdim.” diyerek elindeki poşeti yatağa döktü. Eşimin kullanmadığı eski kravatlar, walkman ve masaj yağı şişesi…
-” Eee anlat bakalım ne işe yarayacak tüm bu getirdiklerin ?” diye sordum.
-” Dediğim gibi olaya tamamen kendini kaptırabilmen için dış dünya ile mümkün mertebe bağlantını kesmeye yönelik şeyler işte ”
-” Nasıl yani ? hala anlamadım.”
-” Şöyle; slow bir müzik ile seni rahatlatacağım. Kravat ile gözlerini kapatacağım, Diğer kravatlarla da ellerini ve ayaklarını yatağa bağlayarak tam konsantre olmanı sağlamayı planladım. Hevesim az önce yaşadıklarımdan dolayı kırılmış olsa da telafi niteliğinde hem hoşuma gitmiş hem de merak etmiştim. Kocam ayağa kalkarak yanıma oturdu.üstümdeki bornozu çıkartıp yanında duran koltuğa bıraktı.
” Bunları şimdi kulağına tak bakalım ” dedi ve walkmanın kulaklığını uzattı. Ardından kravatın birini bileğime düğümledi. Sonra diğer bileğime de aynısını yaptı. Bir başka büyükçe bez parçasını da gözlerimi körebe oyunundaki gibi bağladı. “Şimdi yüzüstü yatağa dönmeni istiyorum ” dedi. Denileni yaptıktan sonra ellerimi yatağın demirlerine bağladı. Aynı işlemi ayak bileklerime de yapıp beni iyice yatağa sabitledi. Açıkçası bağlanmaktan dolayı biraz gerilmiştim. Gerçi canım yanmayacak şekilde düğümler atılmıştı ama eşime güvendiğim halde içimi tuhaf bir çaresizlik hissi kapladı. Her şeye rağmen bu oyunu sonuna kadar oynamakta kararlıydım. Kocamı kırmamak için devam etmek zorunda hissettim. Bezden dolayı kendimi zifir karanlıkta hissediyordum. Kulağıma eğilip “Rahatsın değil mi ? ” diye sordu. ” Evet “diye mırıldanmıştım. Kulaklarımda müziğin ritmi başlamıştı. Yavaş ve dinlendirici bir melodi ile kendimi salmıştım. Sonra ayak bileğimde eşimin ellerini hissettim. O andan itibaren erkek masözün hayalini canlandırmaya çalıştım. Ayak bileklerimden kalçalarıma doğru ağır ağır işleyen masajın keyfini tekrar çıkartıyordum. Tenimdeki dokunuşlar kalçalarıma ilerledikçe ıslanmaya başladığımı hissettim. Kalçalarımı hafif salınımlar ile sıkıp bırakıyordum. Sırtıma doğru çıktığında yanlardan göğüslerime dokunan o eller ile düşündüklerim daha da gerçekmişçesine hissetmeye başladım. Erkek masözün dudağıma yaptığı o dokunuşlar flaş gibi beynimde çakıp duruyordu. Hafif temaslar ve müzik beni iyice kendimden geçirmişti. Tüylerim diken diken olmuş, kalçalarımı yukarı aşağıya yavaşça oynatıyor zevk aldığımı iyice belli etmeye başlamıştım. Zaten o da tangamı yana sıyırıp, arka deliğime yağı iyice bulaştırmış ve dokunuşlarını arttırmıştı. Arada kadınlığıma da ellerini bastırıyordu. Nefes alış verişlerimi müzikten duyamasam da nabzımın hızlılığını hissediyordum. Ve beklenen o muhtaşem an gelmişti. Sikinin başını amımın dudaklarında hissettim. Dairesel hareketler ile dokunduruyordu. Sıcaklığı kendi sıcaklığım ile karışmış, yavaşça içime girmeye başladı. Müthiş azmış ve kayganlaşmıştım, içime almam çok kolay oldu. Her anı, saniyeyi yaşıyordum. İçime tam girdiğinde kalçalarıma, kasığını komple değdiriyordum. Tüm bu ritimler yavaş fakat dolu dolu hissediyordum. Birden sarsılarak boşalmaya başladım. Kalbim ağzımda atıyordu adeta. Ellerimle yatağın çarşafını sıkıyordum. Kendimi bırakıp kim duyacak diye umursamadan inliyor ama engel olamıyordum. Hoş zaten kendimi kısıtlamak da istemiyordum. Müthiş bir orgazm finali yaşamıştım, yorgunluktan iyice bıraktım kendimi. Her yerim hala zangır zangır titriyordu. Bedenimdeki her kasın titreyişini hissediyordum. Eşim ayaklarımı çözmeye başladı. Ayağım serbest kalmasına rağmen hala aynı pozisyonda tutuyordum çünkü halim kalmamıştı. Ellerim de çözüldü ardından gözümdeki bağı ve walkmanın kulaklığını çıkarttı. Dudağıma öpücük kondurup yanıma uzandı. Bir süre öylece kalakaldık.”

Bu hikayeyi okuduktan sonra benzerini yapabilir miyiz sorusu kafamı kurcaladı. Kesinleştirince Canan’a hafta sonu programı yapmak istediğimi söyleyeceğim. Arada sırada çocuğu, annesine bırakıp baş başa tatile çıkmayı, o da seviyor nasıl olsa. Masör tadında yeni bir fantezim olduğundan bahsederim. İkiletmeyeceğine eminim çünkü artık bildiğin gibi eskisi kadar naz niyaz yapmıyor bu konularda. Akşam yemeğinde rahat olması için sağlam bir alkol alıp sonra odamızda Canan’ı yüzüstü yatırıp hikayede ki gibi kravatla bağlayacağım. Tabi gözlerini de… Walkman mazide kaldığından müziği telefonumla hallederim. Gözlerimi niye kapatıyorsun derse daha iyi konsantre olman gibi bir cevap yeterli sanırım. Ancak kravatla elleri ayakları bağlama konusunda bahanem yok. Önerin varsa yazarsın, en kötü ihtimalle fantezi der geçiştirebilirim de… Şimdi gelelim can alıcı noktaya; İş gezisi gibi bir bahane uydurup, senin de aynı tarihte otelde bulunman gerekiyor. Canan’ı bağladıktan sonra kapıyı açarım. Kulağında çalan müzikten sesleri duyamayacağı için de güvenli olacak. Bu konunun üzerinde düşünelim, hangi tarih uygun olur konuşuruz. kendine iyi bak…

Mailden çıkıp, düşünmeye başladım. Buna değeceğine emindim ama başarabilir miydik ?

Bir hafta geçti hala Emre’den ses soluk yok. Ne skype’de görünüyor ne de mail atmış, gerçekten tuhaf… Hiç böyle yapmazdı umarım en kısa zamanda görüşürüz. Oyalanmak için başka sitelere giriyorum, foruma dalıp çıkıyorum ama aklım onda. Düşünüyorum da en son kayınvalidesinin ameliyatından bahsetmişti. Acaba onunla mı ilgili ? Pek sanmıyorum da çünkü bundan bahsedeli epey oldu, hatta 3 ay kadar önceki bir vaziyetti. Peki ya ne olabilir ? Kötüye yormasam iyi olacak. Görüşürüz nihayetinde. Ama bu kadar merak içinde bırakmasına söyleneceğime emin olabilir. Şöyle bir gerçek de var ki Emre olmayınca internettin manası kalmamış gibi geliyor, keyif alamıyorum.

Akşamüstü Gülşah ile buluştuk ve tatil programı için tur şirketine uğradık. Bu yaz için Side’de dört günlük bir program yapmayı düşünmüştük. Gene de erken rezervasyondan faydalanmalı. Aslında yaz tatillerimizi daha uzun yaparız ama bu sene değişiklik yapmak istedik. Tatil köyleri… Hep aynı şeyler; Sabah erken kalk, eline havlunu al, şezlong kap, kahvaltı sonra öğle yemeği, yüz, güneşlen, akşam yemeği, animasyon gösteri derken askeri kamp gibi rutine bağlıyıp duruyor insan. Her sene aynı yerlere gidip görmenin manası da kalmıyor. Sıkıldığımız için bu dört günlük tatili çocuğumuzla ailecek geçirmeyi planladık. Eşimle de baş başa tatil yapmak için Yunanistan’a gitmeye karar verdik. Bir nevi ikinci balayı yani. Yurt dışında standart bir programa dahil olmamak için booking den ayarlayacağımız spontane otel düşündük.

Tur şirketini çözmemiz haliyle akşamında Gülşah’da ve bende coşku yarattı. Ön sevişme sırasında oynaşırken tatille ilgili konuşmaya başladık.
– ‘İyi oldu tatil işini hallettiğimiz.” Dedi Gülşah,
– “Evet, aklımızdan çıktı” diye cevapladım. Pasaportudur, vizedir azıcık değinip
konuyu üstsüz güneşlenmesine getirdim. Seneler önce ısrarımla üstsüz güneşlenmişti. Başta epey çekinmiş ama sonrasında Gülşah’ın da hoşuna gitmişti. Koşullar da önemli tabi bunu yaparken. Gittiğimiz otelde yerli turist yok denecek kadar az denk gelmişti. Epeyce üstsüz güneşlenen olduğu için dikkat çekmiyorduk artı çocuğumuzun aklı daha ermediği için ikna etmem kolay olmuştu. Bir sonraki yıl tekrarlamak istesek de şartlardan olmamıştı. Yanımda sere serpe güneşin altında göğüslerini seyretmek eğlenceli olsa da ortalıkta dolanan bir dallama peydahlandı. Gelip geçerken gözlerini diktiği için Gülşah rahatsız olup kapatmak zorunda kalmıştı. Ben de huzursuz olmuştum. Olay çıkartmaya kalksam adam nihayetinde haklı, göğüslere bakmak istiyor ama öküz gibi bakınca da tadımız kaçmıştı. Özetle yurdumun abazan insanı her yerde kendini belli ediyordu.
– ‘Rahat rahat üstsüz güneşlenirsin de Yunanistan’da” dedim. Bir şöy söylemedi sadece gülümsedi. Devam ettim;
– Bakarsın çıplaklar kampına da gideriz.
– Olabilir, ama altımı çıkartmam.
– Buna izin vereceklerini sanmam, çıplaklar kampı orası.
– I ıh, Olmaz !
– Herkes çıplak niçin olmasın ?
– Gidebiliriz ama dediğim gibi çıkartmam.
Daha fazla zorlamamın anlamı yoktu. Üstsüz güneşlenmesi bile eşim için fazlaydı.
Sonuçta bizim toplumda yetişmiş bir kadının kabuğunu kırmasının ne kadar güç olabileceğini empati yaparak kestirebiliyordum. Buna rağmen arada kurduğum hayallere itiraz etmez, katılır. Bunun nedeni gerçek hayatta istemediğimi sadece hayal ürünü olarak kalacağını yıllar önce konuşmamızdan kaynaklanıyor. Bikinisinin altını çıkartmasını sorarken bunun gerçekten yapacağından hayır demişti. Fantezi olarak geçseydi, tamam derdi. Fantezi olsa da tek itirazı gerçek hayattan tanıdığımız kişileri katmamdır. Zaten ben de her zaman bu kuralına saygı duymuş ve asla diretmemişimdir. Lezbiyen ağırlıklı fantezilerimizde olmuştu, kadını yalamam ama yalatırım dediği… Tüm bunlara dayanarak devam ettim.
“Peki, Şu an Yunanistan’dayız. Az ötemizde tek başına yunanlı kadın güneşleniyor ve …”
“Kadın olmasın.”
“Okey, etrafımızda bir sürü çıplak erkek olacak, istediğin biri olursa sevişmene izin veriyorum”
“Sünnetsiz sünnetsiz, ne sevimsiz“ diyerek gülümsedi.
“İyi ya değişik olur işte”
“İstemem, sünnetli olsun “
“Merak etmiyor musun ? “
“Yo niye edeyim? Sünnetsiz bulurum”
“Üçlü yaparız, aynı anda iki erkeği mutlu edersin “
“Sen olursan rahat olamam” diyerek kıkırdadı.
“Tamam, sizi odada yalnız bırakırım” derken elimle okşadığım için iyice sulandığından uzatmayıp seviştik. Bir kez de olsa keşke gerçeğini yapmak isteseydi diye içimden geçirdim. Ama bunun imkansız bir istek olduğunu biliyordum.

Öğlen yemeğinden sonra yolumun üzerindeki banka oturup keyif sigarası yaktım. Yemeğin üstüne bir çayım eksikti. Önümden geçen kadının saç şeklini Canan’a benzettim. Sonra Emre ile ilk yüz yüze karşılaşmamızı hatırladım. Emre yolumun üstünde deyip, dönüşünde sırf tanışmak için vakit yaratmıştı. Kim bilir belki de yüz yüze tanışıklığımız olmasa, bu denli birbirimize karşı güvenimiz oluşmaz ve Marmara adası programını hiç yapamazdık. Tanışmak için tereddüt ettiğimi anımsıyorum. Çünkü aylar önce konuşmamızda anlattığı ilginç bir anısı vardı. Ankara’da bekar olduğu zamanlarda internet cafe’de chat yapıyor ve İngiliz gay bir rektör ile yazışmış. Emre’yi evine davet etmiş. İngiliz, bizimkine sadece oral seks yapıyor ve ardından Emre evden ayrılıyor. Anlattıktan sonra kendisinin de bunu merak ettiğini itiraf etmişti. Bu istek beni gay yapar mı diye sormuştu. Üstünde o an fazla durmasam da buluşma sırasında aklıma gelmesiyle rahatsız olmuştum. Her şeye rağmen söylediği otelde buluştuk Çok önceden tanıdığım bir arkadaşım gibi karşılamıştı. O ana kadar Canan’ın çıplak hallerini hep sansürlü görmüştüm. İlk zamanlar yüzü çıkmayacak şekilde kesilmiş ardından sadece gözleri blurluyıp. Daha önceden haberim olduğu için yanımda harici hard diskimi getirmiştim. Laptoptan önce Canan’ın sonra da Gülşah’ın çıplak hallerini gördük. İlk kez eşlerimizi çekildiği haliyle yani sansürsüz gördüğümüzden azmıştık. Merak ettiğin şeyi hala denemek istiyor musun? diye sorunca anladı. Çekinerek olsa da bir anda gelişti ve fermuarımı indirip beni yalamasına müsaade etmiştim. Bir erkeğin ağzı bedenimde dolaşıyordu. Gülşah oral seksi nadiren ve sırf benim hatırıma yaptığından tadını çıkartmaya başladım. Aklımda hiç olmayanı yapıyorduk. Kendimi kaptırmanın refleksi ile pantolonundan ben de okşamaya başladım. Belden aşağısını çıkartıp yanıma uzandı. Ağzının sıcaklığını tekrar hissederken elimle sikinin gövdesini kavradım. Hayatımda ilk kez bir erkeğe otuzbir çektiriyordum. Hiçbir zaman erkeklere ilgi duymayan ben ! Şu an için umurum da değildi, anı yaşamak istiyordum. Resimlerden tahrik olmuşluğumla ardından gelen oral sekse fazla dayanamayıp “boşalıcam” dedim. Emre umursamadan devam edip ağzını çekmedi. Patlamıştım. Nefes nefese halde ne yapıyor diye ona bakmaya halim kalmamıştı. Gözlerimi kapatıp elimdeki organıyla boşaltana kadar oynamaya devam ettim. Avuçlarıma, bileğime spermleri bulaşmıştı. En azından Emre’den iyi durumdaydım. Çenesine, dudaklarıma spermlerim bulaşmıştı. Yaptıklarımızdan biraz da mahcubiyet duygusuyla utanarak ayrılmıştık. Şu an için düşünüyorum da pişmanlığım yok. Gay’liğin tanımı nedir ? Oral seks yapması mı ? anal mı ? eline alması mı ? sadece denenmiş bir şey olarak bakıyorum. Sekste katı kurallarım yok sadece. Ne tuhaf aslında kadın kadına seksin daha normal ya da yapılabilir gözükmesi. Yaptığımızı asla savunmuyorum. Aynı şeyi başkası için duysam ipne yaftasını yapıştırırım. Neyse ki bu Emre ile aramızda ölene kadar bir sır kalacak.

Toparlanıp banktan kalkmak üzere iken cep telefonum çaldı. Tanımadığım bir numara. Bu da kim öğlen vakti şimdi diye söylenerek açtım. Telefonun diğer tarafında Emre’nin alo sesi ile irkildim. Sesi telaşlı geliyordu. Hızlıca anlatmaya devam etti. Telefonumu kapattığımda şoktaydım. Söylediklerini düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kelimenin tam manasıyla Sıçmıştık!

Beni aramak için bile yeni kontörlü bir hat satın almıştı. Ama esas mesele anlattıklarıydı. Bana mail yazarken ekranı alta gizleyip, başka sayfa açsa da tuvalete gittiği an Canan başka bir kadın mı diye huylanıp bilgisayarı karıştırmış, maili okumuş. Canan adeta çıldırmış. Resimleri yazıştıklarımızı hepsini biliyor. Bana ait resimleri nasıl başkasına gönderdin? Kim bu ? diye diye kavga edip durmuşlar. Köşeye sıkıştığından itiraf etmek zorunda kalmış. Kadın resmen isyan etmiş. Emre’den boşanıp, şantaj yaptığımı söyleyip beni de mahkemeye vereceğini söylemiş. Bendeki resimleri imha edeceğinin sözünü verip bir daha görüşmeyeceğine söz verince vazgeçirmiş. Telefonu dahi takip altında olduğundan yeni hat satın alarak arayabilmiş. Son sözü resimleri yok etmemi rica etmesiydi. Denilebilecek fazla söz yoktu. İşin gerçeği korkmuştum. Belli mi olur alakası olmadığı halde şantaj yaptığımı söylese ve mahkemeye verse Gülşah’da öğrenecekti. Eşim, dostlarım, akrabalarım, iş çevrem… Tam anlamıyla rezillik…Düşünmek bile istemiyorum! Bunun olmaması için dua etmekten ve Emre’ye güvenip bu işi çözmesinden başka çarem olmadığını biliyordum. Korktuğum başıma gelirse bir B planım henüz yoktu. Umarım hiçbir zaman da B planına gerek kalmaz. Emre’nin dostluğunu kaybetmek en son düşüneceğim şey olmuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir