BABANIN GÖREVİ 19

BABANIN GÖREVİ 19
Eve vardığımda yolun verdiği yorgunluğu belimde hissedebiliyordum. Bütün gün boyunca yorulmuştum. Eve vardığımda enerjik olacağımı düşünüyordum ama öyle olmamıştı. Arabayı kilitleyip eve doğru yürüdüm. Hava tamamen kararmıştı. Hareket sensörlü lambalar beni görünce yanmıştı. Bu sayede önümü görebilmiştim. Anahtarı çantamdan çıkarmak için çantamın fermuarını açtım. Çantamın içi tam bir kaos ortamıydı. Tıpkı diğer kadınların çantaları gibi. Bir şekilde, parmaklarıma değen metal parçalarını çıkardım ve kapıya taktım. Çevirirken çıkan ses bile, kulaklarımda farklı bir his oluşturuyordu. Daha deminki enerjisiz halimden eser bile kalmamıştı. Kapıyı açıp içeri girerken, tek istediğim şey Barkın’ın evde olmasıydı.
Sol taraftan elektrik düğmesine uzandım ve ışığı aştım. Ev karanlıktı. Ancak, Barkın uyuyor olabilirdi.
“Canım ben geldim, evde misin?” dedim.
Ses duymadım.
Hayal kırıklığına uğramıştım. Neredeydi acaba.
Mutfağa doğru ilerledim ve çantamı bıraktım. Paltomu çıkarıp askılığa astim. O sırada, aynada kendime baktım. Arkadaşım gerçekten haklıydı. Yüzüme renk gelmişti gerçekten. Bu beni çok mutlu ediyordu. Hayatımdaki en doğru insanın, en doğru erkeğin; kalbimde olması. Ve vücudum bile bunu görmüş, kabul etmişti. Gerçekten ayrıcalıklı bir histi. Herkesin bilemeyeceği, herkesin hissedemeyeceği bir duyguydu.
İçeri geçerken karanlık koridordan yavaş adımlarla yürüdüm. Birkaç dakika önce gelen heyecan birden kaybolmuştu. Barkın evde değilse, heyecanlanmamı gerektirecek bir şey de yoktu. Adımlarımı atarken, aklıma geliyordu. Her anımız… O kadar güzel ve özeldi ki. Her bir detay, her bir saniye; hiçbir şekilde doyamıyordum. Daha önce yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu. Hep aklımdaydı, hiç de çıkmıyordu.
Yatak odamın kapısını açtım ve sol taraftan elektrik düğmesine bastım. Gördüğüm şey karşısında şok geçirmiştim.
“Hinzir…” dedim kendi kendime.
Bu çocuk gerçekten işini biliyordu. Her bir detayın bu kadar mükemmel olmasının sebebi aslında Barkın’dı. Başka bir şey değil. Ben zaten, hep aynıydım. Ama o… O çok başkaydı. Her anımızı renklendiren ve bunu özenle yapan birisiydi. Benim kanımdan, benim canımdan birisiydi. Oğlumdu…
Aklının bu kadar çalışması ise tamamen genlerinden kaynaklıydı. Babasının zekası ve ihtirası ona yansımıştı. Kocamın geçirdiği kazadan sonra kolum kanadım kırılmıştı sanki. Artık, eski ben değildim gibi geliyordu. Tüm bunları değiştiren bir şey yaşamıştım ama. Sanki, kocamın ruhu Barkın’da hayat bulmuş ve daha önceki tüm eksik ve noksan yönlerini de düzeltmişti. Bunu anlatmanın imkanı yoktu, kelimeler yetersiz kalır, kitaplara sığmaz… Ne kadar şanslı olduğumu her an bana hissettiriyordu. Çok kısa bir zaman önce bütün bunların olacağını anlatsalar hayatta inanmazdım ama şimdi tam içindeydim ve de yaşıyordum. Bunun bitmesini istemiyordum.
Yatağımın üzerinde bordo renkli, dantelli bir takım vardı. Sütyenin üst kısmı daha farklı bir şekilde yapılmıştı. Işıldıyordu sanki. İç çamaşırı ise çok daha güzel görünüyordu. Bordo renkli tanganın kenarlarında siyah süslemeler vardı. Kalçanın arasına giren kısmının ortasında kalp şekilde bir boşluk yapılmıştı ve tam da tahmin ettiğim amaca hitap ediyordu.
“Aman Allah’ım…”
Bu çocuğun yaramazlığı, gerçekten beni benden alıyordu. Tam da söylediğim gibi hınzırdı, hem de çok fazla. Yaratıcılığı babasından aldığı belliydi.
Takımın yanında bir de not vardı.
Bunları giy, beni bekle. Yastığın altında başka bir sürpriz var.
Heyecanla, yastığın altına baktım. Gördüğüm şey karşısında dudaklarımın hareket etmesini önleyemedim. İstemsiz gülümsemem, vücudumun daha da sicak hale gelmesine sebep oluyordu. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Bu çocuk beni gerçekten sabırsız biri yapıyordu.
Işığın altında parıldayan, metal cisme önce parmaklarımla dokundum. Böyle bir şeyi hiç yapmamıştım. Kocam benden istemişti, benden pek çok şey istemişti ama kabul etmemiştim. Esk**en heyecanlı bir seks hayatımız vardı ve üst limitleri zorlamak konusunda hiç israrcı değildim. Zaten en büyük beklentim sadece düzenli bir ilişkiydi. Geçirdiği kazaya kadar da bana bunu sunmakta hiçbir sorun çekmemişti zaten.
Yanında duran anahtarı önce elime aldım ve inceledim. İnce bir yapısı vardı. Kelepçe kapalı bir haldeydi, anahtarı takip kilidi açtım ve bir klik sesi ile birlikte yuvalarından çıktı iki kıskaç da.
Gülümsedim. Hazırlanmam gerekiyordu. Önce bir duş alıp, parfüm sürecektim. Beni gördüğünde gözlerine inanamamasını istiyordum. Nutku tutulacaktı.
***
Yaklaşık 30 dakika sonra kapının açıldığını duydum. Hafif bir müzik açıp, etrafı mumlar ile süslemiştim. Tam da geleceğe saate göre kendimi ayarlamıştım. Ayak adımları yaklaşırken nefes alışlarım hızlanmaya başlamıştı. Göğsümün hızla inip kalktığını hissedebiliyordum. Heyecanım artarken, resmen kadınlığım deli gibi yanmaya, sulanmaya başlamıştı. Ateş gibiydim, yanıyordum.
Odanın kapısının aralandığını hafif gicirti sesinden anladim. O an, nefesi tutulmuştu. Bunu çok net bir şekilde duymuştum. Tüm oda, benim için kapkaranlıktı. Karşısında ise annesi, elleri yatağın başına bağlanmış halde, oğlunun aldığı bordo takım ile duruyordu. Gözleri ise siyah bir bez ile kapalıydı. Hiçbir şey göremiyordu. Bacaklarımda ise çoraplarım vardı, tam da sevdiği gibi.
“Anne…” diye hafifçe inledi.
“Oğlum…” diye karşılık verirken resmen eriyordum. Beni öyle görmesi bile gerçekten içimi kipir kıpır yapıyor, beni kendimden geçiriyordu.
Kemerinin çözülmesinin sesini duyduğumda, nefes alışlarım daha da hızlanmıştı. Bunu duymuş ve göğüslerimin hareketinden de heyecanımı anlamış olmalıydı.
“Gözlerin bağlı.” dedi sert bir sesle.
“Evet, sahibim için bağladım.” dedim. O sirada sol tarafımdaki metal bardağın içerisindeki buzları da görmüştü.
“Buz da hazırlamışsın, çok yaramaz bir kızsın…” dedi iç çekerek.
“Senin için aşkım. Hepsi senin için.” dedim ihtiraslı bir sesle.
O sırada hareket ettiğini duydum. Yatağın üzerinde doğru geliyordu. Bir süre hareketlerini algılamakta güçlük çektim. Ağırlığını yatağın üzerinde hissediyordum ama bedenimde değildi. O anda belimi güçlü elleriyle kavrayıp beni kendine doğru çekti. Çok güçlüydü. Çektiği için bileklerimde keskin bir acı hissettim. Yatağın başı hareket etmişti.
“Ah!” diye inledim.
“Offf…. Çok güzelsin, çok yaramazsin…” dedi.
“Senin için hayatımın anlamı, hepsi senin için…” dedim inleyerek. Acı çok feci bir şekilde canımı yakmıştı ama umurumda değildi. Onu hissetmek hoşuma gidiyordu.
“Kurallarım var ama…” dedi fisiltıyla.
“Nedir onlar?” dedim.
Oyun oynuyorduk resmen, bu çok hoşuma gitmişti. Ona karşı ruh halimin her gün böylesine farklı olması resmen büyü gibiydi.
“Kural bir…” dedi ve o anda kalçalarımı bir eli ile havaya kaldırıp beni ters çevirdi. Yine bileklerimde keskin bir acı hissettim. Yatağın demir başının oynadığını, ses çıkardığını duydum. Beni bir anda ters çevirdi. Yüz üstü bir şekilde yatakta yatarken de ellerim tamamen yatağın başına bağlıydı.
“Ahhh!” diye inledim tekrardan. Çok güzeldi…
“Yaramaz bir kız olduğunda seni cezalandıracağım.” dedi.
O anda tangamin tamamen açıkta bıraktığı sağ kalçama sağ eliyle bir tokat attı. Keskin bir acı ve bir şak sesi gelmişti. Odanın içinde ses resmen yankı yapmıştı. Çok sert vurmuştu.
“Ohh! Cezalandır!” diye inledim.
“Kural iki…” dedi ve bu sefer sol kalçama bir tane daha geçirdiği anda kendimi kaybettim. Vücudum ileriye doğru sarılarak hareket etti. Bileklerimdeki acıyı bir daha hissettim. Bacaklarımın arasının ise daha da sulandığını, daha da isindığını hissediyordum. Bu kadar duyguyu aynı anda yaşamak gerçekten çok garipti.
“Seni cezalandırırken bana babacığım diye hitap edeceksin!” sesi sert ve etkiliydi. Buz gibiydi.
O an erimiştim. Gerçekten de inanılmaz birisiydi. Hayatımda yaptığım en büyük doğru Barkın’dı. Bunu çok daha iyi görüyordum şimdi.
“Tamam, babacığım…” diye inledim. Acıyı görmezden geliyordum artık, bacaklarımın arası o kadar ıslanmıştı ki, sadece kendimden geçtiğimi hissediyordum.
O anda onun da inlediğini duydum. Nefesini verirken sanki ciğeri çıkmıştı. Çok farklı hissediyordu. O an, çok özeldi. Annesi önünde domalmış, kendini kelepçelemiş ve gözlerini bağlamış bir halde duruyordu. Kalçalarımda ise elinin izi görünüyordu büyük ihtimalle. Tam bu görüntü eşliğinde, annesine söylettiği o sifat… Rüyada gibiydi. Ben de öyleydim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir